Dünyanın tüm zenginliği, şöhreti ve cazibesi… Hayatımız boyunca peşinden koştuğumuz bu değerler, aslında ne kadar da geçici. Moda yazarı Kyrzayda Rodriguez’in yaşamı ve ölümü, bizlere dünyadaki hiçbir maddi gücün hayatın özüne erişemediğini gösteren acı bir gerçek olarak kaldı. Dördüncü evre mide kanseri teşhisi konulan Rodriguez, hastane yatağında yaptığı son paylaşımında, ölümlü dünyanın çerçevesini çizdi. Sahip olduğu tüm lüksleri geride bırakmak zorunda kalan Rodriguez, son sözleriyle şu mesajı verdi:
Güzel işler, Allah’a yakın olmanın ve O’nun rızasını kazanmanın en etkili yoludur. Bu yolda her şeyden önce ahlak, yani dürüstlük, güvenilirlik ve insanlara karşı iyi niyet esastır. İnsanın hayatına rehber edineceği en temel ilkelerden biri, kendisi gibi tüm yaratılmışlara karşı merhametli ve saygılı olmaktır. Güzel işler; iyilik yapmayı, ihtiyaç sahiplerine yardım etmeyi, doğruluktan şaşmamayı ve insanlar arasında güvenilir bir örnek olmayı içerir. Bir insanın, çevresine, ailesine ve topluma karşı güvenilir olması, Allah katında değerlidir. Güzel işlerle dolu bir yaşam, sadece Allah’ın rızasına değil, aynı zamanda toplum içinde saygı ve sevgiye de vesile olur.
Kur'an’ın buyrukları, müminin sorumluluklarının yalnızca ibadetle sınırlı olmadığını, erdemli bir yaşam sürmek, doğru ve güzel davranışları hayatının merkezine koymak gerektiğini ifade eder. Allah’a olan sadakat, başkalarına karşı dürüstlükle, güvenilirlik ve özveriyle kendini gösterir. Rodriguez’in hikayesi, tüm dünyevi zenginliklerin, ebedi kurtuluşa katkı sağlamadığını ve asıl önemli olanın Allah’a sadakat ve O’na karşı gelmemek olduğunu bizlere hatırlatıyor.
Bu ayet, insana hatırlatır ki; yaratılışındaki asaleti, ancak Rabbi’ne itaat ve şükürle koruyabilir. Kendini "hiçbir şey"ken var eden Allah’a karşı başkaldırması, onu adeta nefsinin esiri yapar. Ayet, insana varlık sebebini ve Allah’a olan bağımlılığını unutmaması gerektiğini, aksi halde yaratıcısına karşı gelerek kendi öz benliğine zarar vereceğini güçlü bir biçimde ifade eder.
Rodriguez’in hayatı ve son sözleri bize gösteriyor ki dünya hayatında sahip olduğumuz her şey geçici. Asıl değerli olan, Allah’a olan sadakatimiz ve güzel işler yaparak, erdemli ve dürüst bir hayat sürme çabamızdır. Dünya hayatında ne kadar zengin, ne kadar şöhretli olsak da sonunda tüm varlığımız Allah’a bağlıdır ve ölüm, bu dünyada kazandığımız maddi değerlerin hiçbir anlam ifade etmediği gerçeğini bize hatırlatır.
İnsanın asli görevi, sahip olduğu nimetleri Allah’ın rızasını kazanacak şekilde kullanmak; ahlaka, iyiliğe, güvenilirliğe ve şükre dayalı bir hayat sürmektir. Böylece, geçici dünyanın sınavını kazananlardan olabiliriz.ADEM DEMİREL
"Garajımda dünyanın en pahalı arabası vardı, şimdi dışarıda park edilmiş halde, artık tekerlekli sandalyede dolaşmak zorundayım. Şirketim her çeşit marka giysi, ayakkabı ve değerli eşyalar satıyor ama artık vücudum hastanenin verdiği küçük beyaz önlüğe sarılmış. Bankada çok param var ama benim için hiçbir fayda sağlamıyor, artık ihtiyacım yok. İyi döşenmiş kale gibi bir evim var ama şimdi hastane yatağında yatıyorum. Beş yıldızlı otelden beş yıldızlı otele gittim ama şu anda zamanımın çoğunu hastanede bir laboratuardan diğerine geçerek geçiriyorum. Yüzlerce kişiye imza attım ama bu sefer tıbbi kayıtlara imza atıyorum. Saçımı yedi kuaföre yaptırırdım ama şimdi bir tel saçım bile yok. Özel jetim var her yere uçabilirim ama şimdi hastane kapısına ulaşmak için iki görevliye ihtiyacım var. Kesinlikle her yiyeceğe gücüm yetse de artık diyetim günde iki tablet geceleri birkaç damla tuzlu su. Şimdi bu ev, o araba, o uçak, o mobilyalar, bankadaki para, itibar ve şöhret, hiçbiri bana yardım edemez, hiçbiri acımı dindiremez..."Rodriguez’in bu sözleri, dünya nimetlerinin geçiciliğini ve hayatın asıl amacını gözler önüne seriyor. Bizlere Kur'an’da da hatırlatılan bu evrensel hakikat, şu ayette ifade bulur:
“O, hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.”(Mülk, 2)Bu ayet, insanın dünyaya geliş amacının Allah’a güzel işlerle yaklaşmak, ahlaklı ve erdemli bir yaşam sürmek olduğunu bildirir. Peki, bu güzel işler nelerdir?
Güzel işler, Allah’a yakın olmanın ve O’nun rızasını kazanmanın en etkili yoludur. Bu yolda her şeyden önce ahlak, yani dürüstlük, güvenilirlik ve insanlara karşı iyi niyet esastır. İnsanın hayatına rehber edineceği en temel ilkelerden biri, kendisi gibi tüm yaratılmışlara karşı merhametli ve saygılı olmaktır. Güzel işler; iyilik yapmayı, ihtiyaç sahiplerine yardım etmeyi, doğruluktan şaşmamayı ve insanlar arasında güvenilir bir örnek olmayı içerir. Bir insanın, çevresine, ailesine ve topluma karşı güvenilir olması, Allah katında değerlidir. Güzel işlerle dolu bir yaşam, sadece Allah’ın rızasına değil, aynı zamanda toplum içinde saygı ve sevgiye de vesile olur.
Kur'an’ın buyrukları, müminin sorumluluklarının yalnızca ibadetle sınırlı olmadığını, erdemli bir yaşam sürmek, doğru ve güzel davranışları hayatının merkezine koymak gerektiğini ifade eder. Allah’a olan sadakat, başkalarına karşı dürüstlükle, güvenilirlik ve özveriyle kendini gösterir. Rodriguez’in hikayesi, tüm dünyevi zenginliklerin, ebedi kurtuluşa katkı sağlamadığını ve asıl önemli olanın Allah’a sadakat ve O’na karşı gelmemek olduğunu bizlere hatırlatıyor.
“Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günü mükâfatlarınız size eksiksiz verilecektir. Artık kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, gerçekten kurtulmuş olur. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.” (Al-i İmran, 185)En’am Suresi’nin şu ayeti, bize dünya hayatının geçiciliğini bir kez daha hatırlatır:
“Dünya hayatı bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurdu ise, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için elbette daha hayırlıdır. Aklınızı kullanmıyor musunuz?” (En'am, 32)Dünya hayatının gelip geçiciliği karşısında en değerli kazanım, Allah’a itaat etmek ve O’na karşı gelmekten sakınarak yaşamak olacaktır. Gerek bireysel hayatımızda gerek toplumsal ilişkilerimizde iyilik, dürüstlük ve güvenilirlik gibi değerlere sarıldıkça, Allah’a daha yakın oluruz. Çünkü asıl güzellik, Allah’ın rızasına götüren güzel işlerdedir.
“İnsan, bizim kendisini nutfeden yarattığımızı görmez mi ki, şimdi apaçık bir düşman kesilmiştir!” (Yasin, 77)Bu ayet, insanın yaratılışının basitliğini hatırlatarak, Rabbine karşı sergilediği nankörlük ve kibri çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Ayetin içeriğini derinleştirdiğimizde birkaç temel nokta dikkat çekiyor:
İNSANIN YARATILIŞINDAKİ SADELİK
Ayet, insanın yaratılışının temeline dikkat çekerek “nutfe” kelimesiyle bir damla su, yani meniye işaret eder. İnsan, Allah’ın sonsuz gücü ve ilmi sayesinde basit bir damla sudan, yani görünüşte çok değersiz bir maddeden yaratılmıştır. Bu, insanın fiziksel varlığının aslında ne kadar kırılgan ve geçici olduğunu hatırlatır. Allah, insanı yoktan var etmiş ve ona ruh üfleyerek bir bilinç ve varlık kazandırmıştır. Bu bilinç, insana Rabbine bağlılık sorumluluğunu yükler.UNUTKANLIK VE NANKÖRLÜK
İnsanın yaratılışındaki bu basitliği görmezden gelip kibirlenmesi, Rabbine nankörlük etmesi ayette eleştirilen asıl noktadır. Allah, insana sayısız nimet vermiş; hayat, akıl, duygu, düşünce, sayısız güzellik ve dünya nimetleri sunmuştur. Ancak insan, Rabbinden uzaklaştığında tüm bu nimetlerin kendisine ait olduğu yanılgısına düşer. Kendisini yaratan, onu var eden, her ihtiyacını karşılayan Allah’a karşı nankörce bir tavır takınır. Yaratıcı’sına karşı adeta bir düşman gibi davranır, O’na karşı kibirlenir, haddi aşar ve bazen Allah’ı inkar eder.İNSANIN KİBRİNE KARŞI BİR UYARI
Ayet, insana kendi yaratılışını hatırlatarak kibirlenmemesi gerektiğini açıkça vurgular. Kibrin ve başkaldırının temelinde, insanın kendi varlığını Allah’tan bağımsız, kendi gücüyle var olmuş gibi görmesi yatıyor. Oysa Allah, insanı en zayıf, en muhtaç halde yaratmış, ona güç, akıl ve bilinç vermiştir. Ancak insan, varlığının temellerini unutarak kendi yaratıcısına adeta meydan okuyan bir hale gelir. Ayet, bu durumu eleştirerek, insana haddini bilmesini ve Yaratıcı’sına saygı göstermesini öğütler.İNSANIN KENDİNE KARŞI SORUMLULUĞU
Bu ayet, insanı kendi varoluşsal gerçekliğiyle yüzleşmeye davet eder. Kendi yaratılışındaki zayıflığı, Allah’a olan mutlak bağımlılığını, fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarını düşünmesi, insanı Rabbine karşı sorumluluklarını yerine getirmeye yönlendirmelidir. Aksi halde, kendisini yaratan Allah’a karşı bir düşman gibi davranması, insanın kendi varoluş amacından ve Allah’ın rızasından sapmasına yol açacaktır.İMTİHANIN BİR PARÇASI OLARAK ÖZGÜR İRADE
Ayette, Allah’ın insana bir damla sudan bir varlık olarak yaratılmasına rağmen irade, akıl ve bilinç verdiği; böylece insanı yücelttiği ima edilir. Ancak bu yücelme ve özgürlük, bir sorumlulukla birlikte gelir. İnsan, kendisini yaratan Rabbine karşı sorumlu bir varlık olarak davranmalı; özgür iradesini ve aklını kendisine bahşedilen nimetlere nankörlükle değil, şükür ve itaatle karşılık vererek kullanmalıdır. İnsan, kendi yaratılışındaki zayıflığı ve Allah’a olan bağımlılığını idrak ederek, O’na karşı bir düşman gibi değil, itaatkâr bir kul gibi davranmalıdır. Aksi halde, özgür iradesini kibir ve isyana yöneltmesi, onu kendine zarar veren bir hale getirir. Allah’ın insana verdiği irade ve akıl, doğru yolda kullanıldığında insana değer kazandırır; ancak nankörlük ve kibirle kullanıldığında insanı yozlaştırır.Bu ayet, insana hatırlatır ki; yaratılışındaki asaleti, ancak Rabbi’ne itaat ve şükürle koruyabilir. Kendini "hiçbir şey"ken var eden Allah’a karşı başkaldırması, onu adeta nefsinin esiri yapar. Ayet, insana varlık sebebini ve Allah’a olan bağımlılığını unutmaması gerektiğini, aksi halde yaratıcısına karşı gelerek kendi öz benliğine zarar vereceğini güçlü bir biçimde ifade eder.
Rodriguez’in hayatı ve son sözleri bize gösteriyor ki dünya hayatında sahip olduğumuz her şey geçici. Asıl değerli olan, Allah’a olan sadakatimiz ve güzel işler yaparak, erdemli ve dürüst bir hayat sürme çabamızdır. Dünya hayatında ne kadar zengin, ne kadar şöhretli olsak da sonunda tüm varlığımız Allah’a bağlıdır ve ölüm, bu dünyada kazandığımız maddi değerlerin hiçbir anlam ifade etmediği gerçeğini bize hatırlatır.
İnsanın asli görevi, sahip olduğu nimetleri Allah’ın rızasını kazanacak şekilde kullanmak; ahlaka, iyiliğe, güvenilirliğe ve şükre dayalı bir hayat sürmektir. Böylece, geçici dünyanın sınavını kazananlardan olabiliriz.ADEM DEMİREL