Türk doktor, "endoskopik tüp mide" uygulamasında, Harvard'ın yetkilendirdiği tek yabancı hekim oldu

TAKİP ET

Hacettepe Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. Şimşek: - "İlk kez, ABD dışında bir ülkeden bir hekime 'Endoskopik tüp mide ameliyatında yetkilendirilmiş uzman' diploması verildi" - "Genel anestezi uygulanarak, vücuda dışarıdan ve içeriden herhangi bir kesi açılmadan ağızdan endoskopi yoluyla giriliyor. Endoskopinin ucundaki özel geliştirilmiş dikiş cihazıyla mide kendi içinde katlanarak dikiliyor. Midenin boyutu yaklaşık dörtte birine indiriliyor. Bu sayede hastalar hem daha erken doyuyor hem de daha uzun süre tok kalıyor"

YEŞİM SERT KARAASLAN - Küresel bir salgın olan obezitede, vücutta herhangi bir kesi açılmadan, aynı gün içerisinde taburcu olabilme imkanı sağlanan ve uygulama sonrası vücut ağırlığının yüzde 20'sine kadar kilo kaybı sağlayan Endoskopik tüp mide tedavisinde, Harvard Üniversitesi'nin yetkilendirdiği ilk yabancı doktor Türkiye'den Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Öğretim üyesi Doç. Dr. Cem Şimşek oldu.

HÜ Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. Cem Şimşek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, obezitenin birçok hastalığın gelişiminden sorumlu olan sağlık sorunu olduğunu söyledi.

Dünya genelinde yaklaşık 1 milyar erişkinin obezite hastalığı taşıdığını aktaran Şimşek, Ülkemizde de yeni verilere göre, yüzde 60 oranında fazla kilolu, yaklaşık yüzde 30 oranında da obezite sınıfına giren kişi bulunmaktadır. bilgisini paylaştı.

Şimşek, ölüm oranlarına bakıldığında kalp, inme, diyabet, yüksek tansiyon, kanser gibi birçok hastalığın altında yatan temel sorunlardan birinin obezite olduğuna işaret eden Şimşek, obeziteye etki eden faktörler içinde pek çok çevresel ve genetik etmenler olduğunu bildirdi. Doç. Dr. Şimşek, sözlerine şöyle devam etti:

Obezite, irade problemi gibi algılanıyordu, artık bunun bir hastalık olduğunu biliyoruz. Günümüzde çalışmalar, obezitesi bulunanların yaklaşık yarısından fazlasında genetik faktörlerin de sorumlu olabileceğini ortaya koydu. Bu nedenle, obezite bir hastalıktır ve birçok sistemi olumsuz etkilemektedir.

Obezite, kesinlikle tedavi edilebilen bir hastalıktır. Bu tek bir tedavi şeklinde değil yaşam boyu devam etmesi gereken bir davranış değişikliğini içeren tedaviler bütününü oluşturmaktadır. Öncelikle koruyucu hekimlik gelmektedir. Bu kapsamda, egzersiz ve sağlıklı yaşam tarzı, dengeli beslenme, yeterli fiziksel hareket, medikal, cerrahi ve endoskopik tedavilerinin temelinde yer almaktadır. Diyet, egzersizle bir sonuç alınamadığında obezitenin medikal, endoskopik veya cerrahi yöntemlerle tedavi edilmesi gerekir.

Şimşek, obezite tedavisine ilişkin sürekli yeni uygulamalar üzerine çalışıldığını, bunlardan birinin de minimal girişimsel işlem olarak tanımlanan endoskopik tüp mide işlemi olduğunu söyledi.

Endoskopik tüp mide tedavisine ilişkin tıbbi eğitimlerin, ABD'nin Boston şehrindeki dünyanın en önde gelen üniversitelerinden biri olarak tanınan Harvard Üniversitesi'nde verildiğini belirten Şimşek, sadece hekimlere yönelik eğitim programını başarıyla tamamlayanların, endoskopik tüp mide uygulamasında yetkilendirilmiş uzman diploması aldığını bildirdi.

Bu diplomayı alan ilk yabancı uyruklu hekimin kendisi olduğunu söyleyen Şimşek, Hacettepe Üniversitesi'nde uzmanlığımı aldıktan sonra bariyatrik (endoskopik) kilo kaybettirici işlemlerin dünya genelinde tek sistematik eğitimin verildiği Harvard Üniversitesi'nde 1,5 yıl bu alana özgü eğitim aldım. dedi.

Şimşek, aynı zamanda bu alanda eğitilecek hekimlerin eğitimlerinden sorumlu olduğunu anlatarak, bu uygulamanın mutlaka bu alanda uzmanlaşmış hekimlerce yapılması gerektiğinin altını çizdi.

Bu tedavinin yaklaşık 10 yıldır konuda uzman hekimlerce dünyada 40 binden fazla kişiye uygulandığını anlatan Şimşek, Bu işlem, Türkiye'deki kamu üniversitesi hastanelerinde de ilk uygulama özelliği taşıyor. Hastanemizdeki bir personelimize de dün bu uygulamayı yaptık. Çok başarılı geçti. dedi.

- Bu, kozmetik değil gereklilik halinde yapılması uygun tıbbi bir yöntemdir

Şimşek, endoskopik tüp mide tedavisinin, tamamen kapalı ve hiçbir kesi içermeyen bir uygulama olduğunu belirterek, obezite tanısı konulan birçok hasta için diyet ve egzersizle verilen kilonun yeterli olamayabileceğini söyledi.

Bunun yanı sıra medikal tedavinin de uygulama kolaylığı ve tedavi başarısı açısından önemli bir yerde olduğunun altını çizen Şimşek, şunları kaydetti:

Hastaların bir kısmı da kilo kaybı için etkili olan cerrahi yöntemleri tercih ediyor. Cerrahi uygulamalar kilo kaybı açısından çok başarılı, ancak daha girişimsel bir işlem. Kimi zaman her operasyonda olduğu gibi komplikasyon riski taşıyabiliyor, hastanın ameliyattan sonra iyileşme süreci biraz daha uzun olabiliyor. Bu endişeler sebebiyle maalesef ihtiyacı olan hastaların küçük bir kısmı tercih ediyor. Bu da tedavi olamayan önemli bir popülasyonu ortaya çıkarıyor.

Cerrahi gibi kalıcı sonuç alınabilen bir diğer yöntem ise dünyada 40 binden fazla kişiye yapılmış olan endoskopik tüp mide uygulaması. Uygulama, ameliyathanede yapılmıyor, endoskopi ünitesinde gerçekleştiriliyor. Genel anestezi uygulanarak, vücuda dışarıdan ve içeriden herhangi bir kesi açılmadan, ağızdan endoskopi yoluyla giriliyor. Endoskopinin ucundaki özel geliştirilmiş dikiş cihazıyla mide kendi içinde katlanarak dikiliyor. Midenin boyutu yaklaşık dörtte birine indiriliyor. Bu sayede hastalar hem daha erken doyuyor, hem de daha uzun süre tok kalıyor.

Hasta, bir nedenden ötürü katlanmış olan midesinin eski haline döndürülmesini istediğinde de aynı yöntemle 5 dakika içinde endoskopiyle girerek dikişleri keserek mideyi orijinal haline döndürebiliyoruz. Bu da büyük bir avantaj sağlıyor.

Doç. Dr. Şimşek, işlemden sonra hastaların taburculuk süresinin diğer yöntemlere kıyasla oldukça az olduğunu aktararak, İşlem sonrasında hasta yaklaşık 3 saat endoskopi ünitesinde izleniyor, sıvı alımı sağlanıyor ve aynı gün içinde taburcu ediliyor. Hasta, 2-3 gün içinde ise normal yaşantısına dönebiliyor. Herhangi bir kan nakli ihtiyacı bulunmuyor. Bu işlemle toplam kilo kaybı, vücut ağırlığının yüzde 15-25 oranında hastanın diyet ve verilen egzersizlere gösterdiği uyuma göre değişiklik gösterebiliyor. dedi.

Uygulama sonrasında hastanın yaklaşık 1 hafta sıvı ağırlıklı beslenmek durumunda olduğunu ifade eden Şimşek, söz konusu yöntemin bir kozmetik uygulama olmadığını, bu amaçla kesinlikle yapılmaması gerektiğini vurguladı.

Şimşek, Bu yöntemin elbette yüzde 1 ile 2 oranında riskleri vardır tüm yöntemlerde olduğu gibi. Uygulama, vücut kitle indeksi 27'nin üzerinde olan, fazla kiloyla ilişkili diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi gibi durumları bulunanlar veya bu gibi sağlık sorunları olmasa da beden kitle indeksi 30'un üzerinde olan kişiler için uygundur ve mutlaka uzman hekim tarafından yapılmalıdır. diye konuştu.


AA