İklim değişikliği sonbahar ve kış yangınlarını daha olası hale getiriyor
ABD'de Maryland, Pensilvanya ve New Jersey'nin bazı bölgelerinde son dönemlerde alışılmadık ölçüde yüksek yangın tehlikesi ve çok sayıda çalı yangını gözlemlendi - Türkiye Ormancılar Derneği Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ali Kavgacı: - "Yaz ayları dışında da yangınların gerçekleşmesi ve bunun haftalar boyunca sürmesi sıcaklık artışı, kuraklık ve rüzgarlı kuru gün sayılarıyla ilişkilidir. Bu faktörler yanıcı yük neminin çok düşük olmasına ve yangınların mega yangınlara dönüşmesine neden olmaktadır, bu ise bize yangın rejimindeki değişikliklerin iklim değişimiyle olan ilişkisini göstermektedir"
YEŞİM YÜKSEL - Türkiye Ormancılar Derneği Bilim Kurulu Başkanı ve Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Kavgacı, ABD'de kış yaklaşırken meydana gelen çalı yangınları hakkında Yaz ayları dışında da yangınların gerçekleşmesi ve bunun haftalar boyunca sürmesi sıcaklık artışı, kuraklık ve rüzgarlı kuru gün sayılarıyla ilişkilidir. dedi.
ABD'nin kuzeydoğusunda kasım ayının ilk haftasından itibaren birçok bölgede çıkan yangınlar zaman zaman yerleşim yerlerini tehdit edecek boyutlara ulaştı.
ABD Kuraklık İzleme Sistemi (USDM) tarafından 12 Kasım'da yayımlanan kuraklık verilerine göre, ülkenin büyük bölümünde hem kuraklık hem aşırı yağış etkili oldu. Maryland, doğu Pensilvanya ve New Jersey'nin bazı bölgelerinde 10 Kasım'da başlayan hafif yağmurlar öncesinde 5-6 hafta boyunca hiç yağış görülmeyen rekor sayıda gün kaydedildi. Hafif geçen yağışlar bölge genelinde etkili olan kuraklık koşullarını iyileştirmedi ve son dönemlerde alışılmadık ölçüde yüksek yangın tehlikesi ve çok sayıda çalı yangını gözlemlendi. Şiddetli kuraklık koşulları, New York kentindeki ormanlık alanlarda da yangınlara neden oldu.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Kavgacı, iklim kriziyle bağlantılı değişen koşulların, yangın şartlarını uygun hale getirerek bir nevi tutuşmayı kolaylaştırdığını söyledi.
Yangının başlamasının ardından hava koşulları izin vermediği sürece alevlerin söndürülemez hale gelebileceğini belirten Kavgacı, sıcaklık artışı, kurutucu rüzgarlı gün sayılarında artış, sıcak hava dalgalarının sıklığı ve şiddetinde artış, yağışların azalması, havadaki karbondioksit miktarında ve yıldırım sayılarındaki artış gibi faktörlerin orman yangınlarının çıkması için gerekli koşulları kolaylaştırdığını ya da çıkan yangının hızlı şekilde büyümesine ve kısa sürede geniş alanlara yayılmasına neden olduğunu anlattı.
- Kurutucu rüzgarların uzun günler sürmesi riski artırıyor
Orman yangınlarının ekolojik bir sistem içinde meydana geldiğini, dolayısıyla ekosistemi oluşturan bileşenlerin ve etkileşimlerin orman yangınlarının başlaması ve gelişmesinde etkili olduğunu aktaran Kavgacı, oksijen, yanıcı madde ve uygun sıcaklığın bulunduğu ortamların tutuşma için gerekli koşulları sunduğuna işaret etti.
Yangının başlamasıyla, bu olayın orman yangını olarak adlandırılabilmesi için tutuşmanın bir tavır ve devamlılık göstermesi gerektiğini dile getiren Kavgacı, Bu da yanıcı maddenin devamlılığına bağlıdır. İklimi meydana getiren faktörler ve hava koşulları, bitki örtüsünün tipi ve onun yanıcılık karakteri, yükselti, bakı ve eğim gibi faktörlerden oluşan topoğrafik koşullar doğrudan orman yangınları üzerinde etkili olan çevre faktörleridir. Bir ekosistemin tutuşma eşiğinin düşük ve yanıcılık özelliğinin yüksek olması, hava koşullarının sıcak ve yetişme ortamının kuru olması, hava neminin ve yanıcı maddenin neminin düşük ve bunu teşvik eden kurutucu rüzgarların uzun günler sürmesi orman yangınları riskini artıran ve yangın çıktığında da yarattığı tehlikeyi büyüten çevresel faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. diye konuştu.
ABD ve Avustralya gibi ülkelerdeki yangınların aylarca sürmesinin sıklıkla karşılaşılan bir durum olduğuna değinen Kavgacı, Türkiye'den farklı olarak bu ülkelerde yangına konu olan bitki örtülerinin geniş alanlarda parçalılık göstermeden devamlı yayılış içinde olmalarının, bu durumun nedenlerinden biri olduğunu vurguladı.
ABD'ye benzer ülkelerde çıkan yangınların büyümelerinin ardından söndürülmelerinin oldukça zorlaştığının altını çizen Kavgacı, sözlerini şöyle sürdürdü:
Hava koşullarının uzun günler yağışsız ve kurak geçmesi yanıcı maddenin nemini düşürmekte, bu ise tutuşma sonrası kuru rüzgarların da etkisiyle yangınların büyümesine neden olmaktadır. Bitki örtüsü parçalılık göstermeyip, devamlılık arz ettiğinden yanıcı yükün kesintiye uğrayıp yangının doğal olarak sönmesi mümkün olmamaktadır. Bütünlük gösteren yapı, müdahale cephesi oluşturma noktasında fırsat yaratmayı da pek mümkün kılmamaktadır. Böylece yangınlar geniş alanlarda, haftalarca sürmektedir. Önemli olan husus, yangınların asıl yangın sezonu olan yaz ayları dışında sonbaharda da haftalarca sürmesidir. Bu husus bize yangın rejimlerindeki değişime işaret etmektedir. Yaz ayları dışında da yangınların gerçekleşmesi ve bunun haftalar boyunca sürmesi sıcaklık artışı, kuraklık ve rüzgarlı kuru gün sayılarıyla ilişkilidir. Bu faktörler yanıcı yük neminin çok düşük olmasına ve yangınların mega yangınlara dönüşmesine neden olmaktadır, bu ise bize yangın rejimindeki değişikliklerin iklim değişimiyle olan ilişkisini göstermektedir.
- Bütünleşik bir orman yangınları yönetim sistemine ihtiyaç var
ABD'de devam eden yangınların, Kaliforniya gibi yangınların sıklıkla yaşandığı ve bir anlamda yangına uyumlu ekosistemlere sahip bir bölgede değil, ülkenin kuzeydoğusunda, yangın ekolojik koşullarının tamamen farklı işlediği bir çalı yangını olarak ortaya çıktığına dikkati çeken Kavgacı, Bu durum karasal ekosistemlerin değişen koşullar altında nasıl bir yangın tehlikesi altında olduğunu gösteriyor. değerlendirmesinde bulundu.
Orman yangınlarının büyük bölümünün, insan kaynaklı faktörler sonucu çıktığını vurgulayan Kavgacı, şunları kaydetti:
İnsanın neden olduğu yangınların sayısının azalması, yangın sayılarının düşmesine bu da yangın alanlarının daha düşük kalmasına neden olacaktır. Bu noktada eğitim sisteminde içselleştirilmiş çevre ve doğa koruma eğitiminin verilmesi, toplumun orman yangınları noktasındaki farkındalığının artırılması, orman içi ve bitişiğindeki yerleşimlerin yangına dirençli ve uyumlu hale getirilmesi, bu noktada yerel halkın, yerel yönetimlerin ve örneğin turizm işletmeleri gibi tesislerin bilinç seviyelerinin artırılması önemli konulardır. Ortaya çıkan bu koşullar ekolojik, biyolojik, sosyoekonomik ve kültürel tüm süreçleri içine alan bütünleşik bir orman yangınları yönetim sistemine ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
AA