Filistin'e destek mi, gösteriş mi? Karaman'da Müslümanların yüzleşmesi ve eleştirilere cevap

TAKİP ET

"Gazze'ye yapılan ihanet" başlıklı yazımıza yönelik Karaman'da yapılan şahsi saldırılara cevaplar...

2002 yılında Ak Parti’nin iktidara gelmesiyle Türkiye'deki Müslümanlar için yeni bir dönem başladı. 28 Şubat sürecinde büyük baskılar ve zulümler yaşayan Müslümanlar, bu yeni dönemde rahat bir nefes aldılar. Başörtüsü yasakları kalktı, dini özgürlükler genişletildi ve İslam’a yönelik baskılar hafifledi. Ancak bu rahatlamayla birlikte, Müslümanlar, geçmişte yaşadıkları sıkıntıları ve mücadele ruhunu unuttular. İslam’ın özünü yaşamak yerine, makam, mevki ve dünyalığa meyleden bir topluma dönüştüler.
Bu rahatlama, aslında Müslümanlar için büyük bir sorumluluk yüklemeliydi. Zulümle mücadele edenler, artık topluma ahlaki bir örneklik sergileyerek, İslam’ın ruhunu yaşatacak bir liderlik yapmalıydılar. Ancak ne yazık ki, birçok kişi bu fırsatı değerlendirip toplumu derinden etkileyecek bir ahlaki inkılap gerçekleştirmek yerine, rehavetin etkisiyle dünya nimetlerine yöneldi. Bugün geldiğimiz noktada, İslam’ı en güzel şekilde yaşaması gereken kesim, bu sorumluluğun hakkını veremedi. Bir zamanlar zulme karşı direnenler, şimdi bu mücadeleyi unutarak dünyaya daha fazla sarıldılar.
Bu, büyük bir ayıptır. Çünkü Peygamber Efendimiz, 22 yılda İslam’ı muzaffer kıldı. Güzel ahlakıyla ve fedakârlığıyla insanlara İslam’ın nurunu ulaştırdı. Ancak bugünün Müslümanları, aynı 22 yıllık süreçte Peygamberimizin yolunu izleyemediler. İslam’ı muzaffer kılmak bir yana, insanları İslam’dan uzaklaştırdılar. İslam’ın ahlakını yaşamak yerine, şekilciliği ve kültürel sembolleri ön planda tuttular.
Geçtiğimiz gün yayımladığımız “GAZZE’YE YAPILAN İHANET” başlıklı köşe yazımızda, Türkiye’deki Müslümanların, 2002 sonrası süreçte İslam’ı derinlemesine yaşama sorumluluğunu nasıl unuttuklarını ve dünyalığa saplanarak ahireti bir kenara bıraktıklarını vurguladık. Bu yazı, özellikle Karaman’daki AGD üyeleri tarafından yoğun eleştiri aldı. Ancak gelen eleştirilerin büyük bir kısmı, asıl meseleyi görmezden gelerek şahsi saldırılara dönüştü. Şimdi, bu eleştirileri açıkça ve doğrudan ele almanın vakti geldi.

Gazze'ye yapılan ihanet

“SİZ NE YAPTINIZ?” DİYORLAR

Bize en çok yöneltilen eleştirilerden biri, “Siz ne yaptınız?” sorusu oldu. Bu soru, bizi bireysel olarak ne yaptığımızı sorgulamak yerine, dikkatleri asıl konudan uzaklaştırma çabası gibi görünüyor. Evet, biz yazıyoruz. Yazmak da bir mücadeledir. Kalemimizle, toplumun manevi yozlaşmasına, İslam’ın şekilcilikten ibaret bir din haline gelmesine karşı bir uyanış çağrısı yapıyoruz. Peki, siz 22 yılda ne yaptınız?
Filistin davasına slogan atmakla, bayrak sallamakla mı destek oldunuz? Sadece gösteriş ve sembolizm üzerinden vicdan rahatlatmakla mı yetindiniz? Bizim meselemiz, bireysel olarak kimin ne yaptığı değil, toplum olarak nereye savrulduğumuzdur. İslam’ı sadece bir kültürel şekilcilik düzeyine indirgemenmesi, İslam’ın özünü yitirdiğinizin en büyük göstergesidir. Bugün genç nesillerin İslam’dan uzaklaşması, dindar geçinen birçok insanın sadece dünyalık peşinde koşmasının bir sonucudur. 22 yılda, Müslümanların ahlaki bir inkılap gerçekleştirmek yerine nasıl rehavete kapıldıklarını sorgulamadan bu eleştiriler anlamsız kalır.

FİLİSTİN DAVASI İÇİN GÖSTERİLEN ÇABALAR SAMİMİ Mİ?

Karaman AGD üyelerinden gelen bir diğer eleştiri ise AGD’nin Filistin davasına olan katkılarını savunmak üzerineydi. Evet, AGD’nin Filistin davasına sahip çıktığını kimse inkar etmiyor. Ancak burada sormamız gereken soru şu: Bu çabalar gerçekten derin bir manevi farkındalık mı içeriyor, yoksa sadece semboller ve ritüeller üzerinden mi ilerliyor?
AGD’nin çabalarını küçümsediğimizi sanmayın. Ancak samimiyetle kendini İslam’a nispet eden bütün oluşumların sorgulaması gereken bir gerçek var: 22 yılda bu toplumda ahlaki ve manevi açıdan hangi ilerlemeyi sağladınız? Filistin davasına destek vermek elbette önemlidir, ama bunu şekilcilikten çıkarıp toplumun ahlakını ve imanını diriltmekle birleştirebildiniz mi? İnsanları İslam’a yaklaştırmak yerine, bu toplumda İslam’ın sadece bir gösteri ve dışa vurum aracı haline gelmesine yol açtınız mı? Bu soruları sormadan, yapılan eleştirilerin samimiyetini sorgulamak bir yere varmaz.

GERÇEKLERİ KABUL ETMEK GEREKİR

Bize yönelik eleştirilerin çoğu, hakikati kabullenmekten kaçanların savunma mekanizması gibi görünüyor. Evet, rahatsız edici olabilir. Ancak 22 yıl geçti. Bu süreçte Müslümanların dünyalığa kapılarak, makam ve mevki peşinde koşarak, ahireti bir kenara bıraktıkları bir dönemi yaşadık. Ve bugün geldiğimiz noktada, genç nesiller İslam’dan uzaklaşıyor. Deizm ve agnostisizm hızla yayılıyor. Bu, bir başarısızlık göstergesi değil mi? Bu durumun sorumluluğunu kabul etmek yerine, “Siz ne yaptınız?” diyerek meseleyi görmezden gelmek sorumluluktan kaçmaktır.
AGD gibi kuruluşların Filistin davasına sahip çıkması elbette önemlidir. Ancak bu sahiplenme, sembolleri ve ritüelleri aşmalı, İslam’ın ahlakını ve derinliğini topluma yaymalıydı. Ne yazık ki, bu noktada sınıfta kaldık. Sadece Filistin için değil, kendi toplumumuz için de bir uyanışa ihtiyacımız var. Ve bu uyanış, sadece sloganlarla değil, derin bir manevi bilinçle mümkün olabilir.

TOPLUMSAL BİR SORGULAMA

Bu yazı, AGD ya da başka bir kuruluşu hedef almak için yazılmadı. Ancak 22 yılda nereye geldiğimizi samimiyetle sorgulamak zorundayız. Filistin davasına sahip çıkmak elbette önemli, ama bu dava sadece sembollerle değil, ahlak ve iman mücadelesiyle kazanılır. 22 yılda yaptıklarımızı sorgulamadan, genç nesillerin İslam’dan uzaklaşmasını anlamadan, gerçek bir dönüşüm gerçekleştiremeyiz.
Soruyorum size: 22 yılda siz ne yaptınız? Toplumun manevi çöküşünü durdurmak için hangi adımları attınız? Filistin davasını sadece bir sembol olarak mı kullandınız yoksa gerçek bir uyanış için mi çalıştınız? Bu sorulara samimi cevaplar bulmadan, Müslüman toplum olarak bu rehavetten kurtulmamız mümkün değildir.
 

Adem Demirel Gazze Filistin davası