Ben gelmedim kavga için, benim işim sevgi için

TAKİP ET

747. Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre’yi anma etkinlikleri kapsamında Yunus Emre’yi tanımaya çalışıyoruz. “Ben gelmedim kavga için, benim işim sevgi için” diyen Yunus Emre, dünyada ve Türkiye’de bilinen ve tanınan önemli şahsiyetlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Yunus Emre, Anadolu’da pek çok yerde adı geçmesine rağmen Karaman için ayrı ve özel bir değerdir. Yunus Emre’nin Karaman dışında Anadolu’da Eskişehir, Bursa, Aksaray, Manisa, Erzurum, Isparta, Afyonkarahisar, Sivas, Tokat ve Kırşehir gibi pek çok yerde hatta Azerbaycan’ın Şeki Şehri’nde kültürel mirasının bulunduğu bilinmektedir. Ancak Karaman bu konuda adı geçen diğer yerlerden çok farklıdır. Çünkü Yunus Emre’yi işaret eden kültürel miras Karaman’da oldukça zengindir.
Bu zenginliğin kanıtını ise Karaman’daki şu eserlere bakarak görebiliriz… Yunus Emre Camisi, Tekkesi, Türbesi ve Haziresi, Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesindeki Kayıtlar.
Yunus Emre’nin gerçek hayatı ve yaşadığı dönem, her kesimden insanın merak konusu olmuştur. Yaklaşık bir asırdır, Yunus Emre’nin gerçek hayatta kim olduğu, ailesi, çocukları, yaşadığı dönem ve yerler ile ilgili sorular, kabul görmüş cevapları bulamamıştır.
Bu konudaki sorunları; bilimsel düzeydeki çalışmaların hiçbir kimseyi tam olarak tatmin etmemesi, hiçbir dayanağı olmadan boş laflarla bağnazca Yunus Emre taraftarlığı yapılmasına neden olmuştur.
Bu kargaşanın oluşmasında, Yunus Emre’nin gerçek kişiliği ve hayatına dair, orijinal belge bulunamamasının etkisi büyüktür.

YUNUS EMRE’YE DAİR KARAMAN’DAKİ BELGELER

Tüm bunların yanında hiç kimsenin itiraz edemeyeceği ya da ispatını çürütemeyeceği belgeler de mevcuttur. Bu belgeler ışığında Yunus Emre’nin hayatına dair bilgiler şöyle sıralanabilir.
Beyazıt Devlet Kütüphanesi Nadir Eserler Bölümündeki Mecmua’daki kayda göre Yunus Emre, 1240 yılına Karaman’a 25 km uzaklıktaki Şeyh Hacı İsmail Tekkesi’nde doğmuş, 1320 yılında da vefat etmiştir.

EMİNLER VE AKÇEŞEHİR’DEN ARAZİ SATIN ALMIŞ

BOA, Konya Defteri No: 455, s. 108a ve 108 b deki kayıtlar, Yunus Emre’nin gerçek hayatına ait en sağlam ve en geniş bilgilerdir. Buradaki bilgilere Yunus Emre’nin babası Şeyh Hacı İsmail, Horasan’dan Karaman’a gelen bir din büyüğüdür. Kendi adı ile Yeşildere Köyü yakınlarında bir zaviye/köy kurmuştur.
Daha sonra Yunus Emre, bölge köylerinden Eminler, Akçaşehir’den arazi satın alarak işletmiştir. Bu araziler tekke adına alındığı için vergiden muaf olmuştur. Bu konuda da Karaman Beylerinden vergiden muaf belgeleri almıştır. Yunus Emre öldükten sonra da bu belge, Yunus Emre Tekkesi ve tekkeye bağlı araziler için geçerli olmuştur.

HERKES TARAFINDAN BİLİNEN ADI YUNUS EMRE’DİR

Yunus Emre’nin herkes tarafından bilinen adı yine Yunus Emre’dir. Emre kelime anlamı itibari ile imrenmekten gelmektedir. Yani Emre, imrenen anlamındadır. İmrenmek kelimesi anlam genişlemesi ile aşık kavramına dönüşmüştür.
Yunus Emre’nin şiirlerinde birçok mahlas kullanmıştır. Bunun sebebi, kendindeki özellikleri, şiirlerin konusuna uygun olarak belirtmesinden kaynaklanmaktadır.
Karamanname’de adı geçen Yunus Emreler şu mahlaslarla anılmıştır: “Şeyh Yunus, Hoca Yunus, Yunus, Müfti Yunus.” Bu isimlerden biri ya da hepsi, Yunus Emre’yi karşılayabilir. Bu konunun netleşmesi için Karamanname’deki Yunus adlı kişilerin karakter çözümlemeleri faydalı olabilir.

EVLİYA ÇELEBİ YUNUS’U “KİRİŞÇİ BABA” OLARAK TANIMIŞ

Arşiv belgelerinde, Yunus Emre’nin adı Kirişçi Baba olarak geçer. Karamanlı araştırmacı, İbrahim Hakkı Konyalı, vakıf arşivleri içindeki kayıtlardan Yunus Emre’nin Kirişçi Baba olarak tespit eder.
Kirişçilik ile ilgili kayıtlar şöyledir:
“Vakf-ı zaviye-i Kirişçi Baba der mahalle-i Sinle ve mescid”
“Vakf-ı zaviye-i Kirişçi Baba der tasarruf-ı Emre der nefs-i Larende. Bi-hükm-i şahi der Larende.”
“Vakf-ı Zaviye-i Yunus Emre İbn-i İsmail el-meşhur bi Kirişçi Baba der nefs-i Larende.”
1670 yılında Karaman’a gelen Evliya Çelebi ise Yunus Emre’yi, Türkçe tasavvufane şiir söyleyen bir şair olarak tanıtır. (Evliya Çelebi, Seyahatname, C. 9. 1932, s. 315)